TEDAVİLERİMİZ

Toplumda genel algı, diş çekiminden sonra ortaya çıkan dişsiz alanlara sahipseniz, dental implantlar için uygun aday olduğunuz yönündedir. İmplant tedavisi için genel sağlığınız iyi olmalıdır. Örneğin, kontrolsüz diyabet, kanser, çene kemiklerinin radyoterapiye maruz kalması, sigara kullanımı, alkolizm ve kontrolsüz diş eti problemleri, implantların çene kemiğine kaynaşmasını etkileyebilir. Bu faktörler arasında sigara içenlerde 2, radyoterapi hastalarında ise yaklaşık 3 kat daha fazla başarısızlık riski vardır. Diş doktorunuzun sağlık durumunuzu ve kullandığınız ilaçları bilmesi, implant tedavisi için oldukça önemlidir. İmplantların nereye ve nasıl yerleştirileceğine, tüm ağız-çene sistemi ve diş fonksiyonlarının detaylı olarak incelenmesi sonucu karar verilir. Bunun için, ağız içi modeller, özel radyograflar ve bilgisayarlı tomografi gibi 3 boyutlu görüntü veren cihazlar kullanılabilir.

Endodontiyi anlayabilmek için; öncelikle genel hatlarıyla, diş anatomisinden bahsetmek yerinde olacaktır. Dişin, diş etinin üstünde yer alan ve ağız içinde görünen kısmına dentin denir. Ağızda görünmeyen ve kemik içinde yer alan kısmına ise kök adı verilir. Dişler, birçok tabakadan oluşmaktadır. En dış katman; diş etleri sınırının üzerinde görülen mine tabakasıdır. Mine tabakasının bir altında, dentin adı verilen bir yapı bulunmaktadır. Dişin dış dokuları olan mine ile dentinin altında ise pulpa dokusu yer alır. Pulpa, yumuşak bir bağ dokusu olan ve de dişin canlı kısmını oluşturan yerdir. Halk arasında “dişin siniri” olarak da bilinir. Bir dişin büyümesi ve gelişmesi sırasında pulpanın görevi dişi beslemektir. Pulpa dokusu; ağrıyı iletme özelliğiyle, dişin hasar gördüğünü ya da iltihaplandığını haber vermektedir.
 

“Temporomandibular Eklem Sendromu”nun diğer bir adı da “Temporomandibular Eklem Bozukluğu”dur. Temporomandibular Eklem Sendromu (TMES), çeşitli sağlık problemlerinden kaynaklanabilen çene eklemi ağrısı ile karakterizedir. Temporomandibular eklem, alt çeneyi kafatasının “temporal kemik” bölgesine, yani kulağın ön bölgesine bağlar. Belirli yüz kasları çiğnemeyi kontrol eder. Bu alandaki problemler, baş ve boyun ağrılarına, yüz-kulak ağrılarına, çene kilitlenmelerine, ağız açmada zorluklara, ısırma zorluklarına ve ısırma sırasında “klik” veya patlama seslerine neden olabilir.Temporomandibular Eklem; kaslar, kan damarları, sinirler ve kemiklerden oluşan bir bütündür. Çenemizin her iki tarafında da birer tane olmak üzere, paralel 2 tane eklemimiz vardır.

Dişlerinizin renginden memnun değil misiniz? Pek çok insan sağlıklı dişlerin bembeyaz olduğunu düşünür. Oysa dişlerimizin rengi de saç rengi, göz rengi, ten rengimiz gibi genetik özellik taşır. Durun bekleyin sesinizi duyuyorum yahu benim gençliğimde dişlerim daha beyazdı ama rengi değişti diyorsunuz Haklısınız dişlerrimizin rengi genetik olarak belirlense de günlük tükettiğimiz renkli gıdalar (çay, kahve, kola, şarap, havuç, sigara vb…) hep dişlerin renklenmesine yol açar. Bu renk değişikliği kişinin dişinin yapısına, tükettiği gıdaların cinsine ve ağız hijyenine göre de değişiklik gösterir. Küçük çocukluk döneminde kullanılan bazı ilaçlar veya aşırı flor tüketimi de dişte renklenmeye sebep olabilir.Beyazlatma işlemi sırasında ve nadiren sonrasında hassasiyet oluşabilir. Diş hekimi gerekli tedaviyle bu durumu giderebilir.
 

Güldüğünüzde diş etleriniz çok görünüyorsa, dişleriniz istediğiniz kadar beyaz ve düzgün değilse; en önemlisi kendinden emin ve daha estetik bir gülüş istiyorsanız laminate veneer (kaplamalar) sizin için iyi bir seçenek olabilir. Estetik diş hekimliğinde en sık kullanılan ve yaprak porselen olarak da adlandırılan tedavi şekli kaplamalardır (laminate veneer). Bu yöntemde diğer porselen diş yöntemlerinin aksine dişten çok az bir mine dokusu kaldırılır ve diş daha az hasar görür. Yaprak porselenler sağlam, renkleri bozulmayan ve dayanıklı malzemelerden üretilirler. Çok ince, ışık geçirgenliği olan ve metal içermeyen bu porselenler daha estetik sonuçlar alınmasına imkan verir. Böylece küçük bir müdahale ile çok kısa sürede sağlıklı ve doğal bir görünüş elde edilir.

Dişhekimliğinin bir uzmanlık dalı olan ortodonti, diş, çene ve yüz kompleksini normal yapı ve gelişim, anomaliler ve anomalilerin tedavisi yönünden ele alan bilim dalıdır. Süt dişlenme dönemi olarak adlandırılan okul öncesi yıllarda parmak emme , dudak yeme, ağza yabancı cisim sokma gibi alışkanlıklara bağlı olarak ortaya çıkan sorunların mümkün olduğu kadar azaltılmasına yönelik uygulamalardır.Gelişen teknoloji, çocukken yapılamayan ortodontik tedaviyi yetişkinlikte mümkün kılmakta; kendi düzgün dişleri ile gülümsemesi kişileri daha mutlu etmektedir. Aslında dişleri ilgilendiren tedaviler hemen her yaşta yapılabilir; yeter ki dişler ve periyodonsiyum sağlıklı olsun. Fakat çene kemiklerini ilgilendiren anomaliler ileri yaşlarda ancak ameliyatla düzeltilir. Diş üzerine yay, tel veya özel lastiklerle bir kuvvet uygulanırsa kuvvetin yönünde bir hareket oluşur.
 

Dişler düzgün temizlenmediğinde, üzerlerinde ve aralarında biriken yiyecek artıkları bakteriler üretirler. Bakteri plağı dediğimiz bu püremsi birikintiler, diş çürüklerinin ve dişeti iltihaplarının baş sorumlusu olup, zamanla tükürüğün çökelmesi sonucu diş taşlarını oluştururlar.Dişeti iltihabının ilk belirtisi dişetindeki kanamalardır. Dişetlerinde renk, şekil bozuklukları ve ağız kokusu ile kendini daha da belli eder. Dişeti iltihabının neden olduğu diş kayıpları, çürüklerin neden olduğu diş kayıplarından çok daha fazladır. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki , Sağlıklı dişeti açık pembe renktedir. Dişe ve kemiğe sıkıca yapışmış olup, portakal kabuğuna benzer parlak - pütürlü bir görünümü vardır.

Ağızda çeşitli nedenlerle estetik bozuklukların veya kaybedilmiş olan dişlerin yerine konan, kişilerin estetik ve fonksiyonel olarak ihtiyaçlarını gideren tüm yapay oluşumlar protezdir (takma diş).Genel olarak diş kayıpları, diş eti hastalıklarının tedavi edilmemesi sonucunda oluşabilmektedir. Bunun yanında bazı kazalar sonucunda da diş kayıpları meydana gelmektedir. Bu nedenle kaybedilen dişlerin yerine, fonksiyonel ve estetik olarak sağlıklı dişlerle aynı görevi görecek protezler yapılmalıdır.Protezde, hastanın kaybolan fonksiyonları tekrar kazandırılmaya çalışılırken, aynı zamanda bozulan konuşmasının da düzeltilmesi ve estetik görünümün de daha iyi olması amaçlanmaktadır. Böylelikle büyük oranda kaybedilen ağız sağlığı düzeltilirken toplum içinde eksik ya da harap olmuş dişlerle yaşamak zorunda kalan bireylerin psikolojik açıdan da desteklenmesi sağlanır.